Suna ve sikler Ch. 02

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Öğlenden sonra, evden çıkmak üzere hazırlanırken, kendini alabildiğine mutlu hissediyordu Suna. Kocası ilk gittiğinden geri dönene kadar geçen iki aylık süre boyunca içinde hissettiği sorunların şimdi çözüldüğünü hissetmekten kaynaklanan bir mutluluktu bu. Kocasıyla birlikte geçirdiği üç gün içinde gelen, ama ne olduğunu kendisinin de tam bilmediği bir çözüme ulaştığını farkediyordu.

Giyinmesini tamamlayıp aynada kendine baktığında, gözleri parladı. Yine tam öldürücü bir kılığa bürünmüştü. İlk bakışta eteği kesilmiş bir atlet fanilesini andıran uçuk mavi penye bir büstiyer ve eski bir bluejean’i keserek yaptığı şortunu giymişti. Güzelim memeleri, ince kumaşın altından, tüm hatlarıyla belli oluyordu. Meme başları birer düğme gibiydiler. Karnı, memelerinin altından beline kadar çıplaktı. Daracık şortunun saçaklanmış paçaları da, bacaklarını tüm güzelliğiyle ortada bırakıyordu. Arkadan bakıldığında ise kıçının yanaklarıyla bacaklarının birleştiği yerdeki baş döndürücü yuvarlakların bir kısmı görülebiliyordu. Çıplak ayaklarına sandaletler geçirmişti.

Garajdan arabayı çıkarıp, Kemeraltı’na yöneldi. Hem biraz dolaşmak istiyordu, hem de evde yiyecek bir şeyler kalmadığından, biraz alış-veriş etmek. Tabii, bütün bunlardan daha önemli olan bir isteği daha vardı; kendini göstermek. Kemeraltı bu iş için biçilmiş kaftan gibi geliyordu ona. Genelde alt-orta sınıfın tercihi olan bir yerdi burası. Suna, deneyimleriyle, oradaki insanların siklerini kaldırmanın daha kolay olduğunu biliyordu. Bunun neden olduğunu bulmuyordu Suna. Ama bunu fazla önemli de bulmuyordu doğrusu. Asıl önemli olan sonuçtu onun için.

Arabayı yakınlardaki bir katlı otoparka bırakıp Kemaramltı’nın daracık sokaklarında bir saate yakın dolaştı Suna. Sonunda salam almak için bir mezecinin önünde durdu. Tam arkasında, bir kebapçı dükkanı vardı. Önünde de birkaç tane, Doğlu oldukları hemen anlaşılan adam duruyordu. Sırasını beklerken ona gösterilen tepkiyi ve hakkında yapılan alçak sesli yorumları duyuyordu tabii. İlk dikkatini çeken adamlardan birinin iç geçirmesi olmuştu. Aralarında bozuk bir Türkçe’yle konuşuyorlardı.

“Uffff, amın güzelliğine bak lan…” demişti birisi.

“Sen amı boşver de, götün güzelliğine bak oğlum…” demişti öbürü de. “Tam yalanıp yalanıp sikilecek göt işte…”

Suna, tüm vücudunu inanılmaz bir ateşin bastığını hissetti birden. İkinci adamın söylediklerinin, kıçının güzelliğinden kaynaklandığını biliyordu. Ve adamın sözleri, ateşten birer ok gibi beynine girmişti sanki. Bir anda sulanmıştı amı. Dizlerinin titrediğini hissederek, önündeki tezgaha tutundu. Bu arada sırası da gelmişti. İstediği salamı aldı ve kendini hızla otoparka atıp arabasının içine oturdu. Başı dönüyordu. Yaşamı boyunca ilk kez biri, “götünü sikmekten” söz etmiş ve bu da onun akıl almaz bir biçimde tahrik olmasına yol açmıştı. Yeni bir şeydi bu Suna için. Yeni ve delicesine tahrik edici.

Tam motoru çalıştırmak için elini kontak anahtarına atıyordu ki, birden biri sağ kapıyı açtı. Böyle bir şey beklemediği için yerinden sıçradı adeta Suna. Murat’ı da, ancak yanındaki koltuğa oturduktan sonra tanıyabildi. Arabayı parkettiği yer, otoparkın en dip tarafındaki arabaların arasında ve biraz karanlık bir yerdi. Ama Suna, tüm kötü ışık koşullarına rağmen Murat’ın üzerine dikili gözlerinin ateş saçarak parladığını görebiliyordu. Bu kadar çok tahrik olduğu bir sırada, bir gece önce birlikte çılgınca şeyler yaptığı erkeği birden karşısında görmek, öldürücü bir darbe olmuştu Suna için. Büyülenmiş gibiydi.

“Sen daha gitmedin mi..?” diye sordu, sırf konuşmuş olmak için.

“Yarın gidiyorum…”

Başke bir şey konuşmadılar. Onun yerine Murat elini uzatıp, Suna’nın sağ bacağının içini okşamaya başladı. Tüm vücudu elektrik çarpmış gibi titredi Suna’nın. Beli büküldü, bacakları aralanıverdiler. Adamın okşayan eli bir anda yukarı çıkıp kasıklarını, şortunun içinde neredeyse buhar çıkarmakta olan amını avuçlayıverdi.

“Immmhhh…” diye inledi Suna.

Sonra Murat, koltuğunda kımıldanarak ona sokuldu iyice. Ağzı açıldı ve dudakları, Suna’nın zevkle aralanmış dudaklarının üstüne kapanıverdiler. Hırsla öpüşmeye başladılar. Dilleri birbiriyle boğuşuyor, birbirlerinin içindeki havayı boşaltmak istermiş gibi emişiyorlardı. Tümüyle bırakmıştı Suna kendini. Dünyadan kopmuş gibiydi. Nerede olduğunun bile farkında değildi artık. Murat ondan uzaklaştığında neredeyse ağlayacaktı bu yüzden. Buğulanmış gözleriyle adamın sırtını koltuğa yaslayıp telaşlı ellerle pantolonunun önünü çözüşünü ve elini içeri sokup sikini dışarı çıkarışını izledi. Taşaklarıyla beraber hem de.

Tanrım, kocasınınkiyle karşılaştırıldığında çok büyüktü Murat’ın siki. Hemen hemen sinemadaki işçi kılıklı adamın siki kadar vardı. Suna’nın eli, adeta iradesi dışında uzandı bu muhteşem erkeklik abidesine. İnce parmakları bir anda çevresine dolandılar. Ateş gibi yanıyor, nabız gibi atıyordu. O anda, etek giymediğine üzüldü Suna. Eğer eteği olsaydı, şimdi bu kocaman sikin üstüne oturuverirdi ne güzel. Nerede olduğuna, her an birinin gelip onları görmesi riskine aldırmadan üstelik. Ama şimdi şortunu çıkarmak gerekecekti ve bu biraz fazla olabilirdi. Yine de kendini tutamayacağının farkındaydı Suna. Onun için kalkmış bu sikin, mutlaka biryerlerine girmesini istiyordu. Koltukta yan dönerek Murat’ın kucağına doğru eğildi. Önce dilini uzatıp, aklını başından alan sikin, iyice şişip morarmış başını yalamaya başladı. Erkeğin vücudunun bu temasla kıvrandığını hissettiğinde de, dudakları aralandı ve artık zonklamakta olan sik ağzının içine kayıverdi.

Suna uçmuş gibiydi. Aldığı zevk, evlendiğinden bu yana ilk kez başka bir erkeğin sikinin ağzına girmesinin verdiği yoğun bir duyguyla, daha da büyüyor, ikiye, hatta üçe katlanıyordu sanki. Başını oynatmaya, Murat’ın sikini ağzına sokup çıkarmaya başladı.

“Ohhh, ağzın am gibi…” diye soludu Murat.

Suna’nın beyninde küçük bir patlamaya neden oldu bu sözler. O da, ağzının am gibi olduğunu hissediyordu. Bir parkyerinin karanlık köşesindeki arabanın içinde, yabancı bir sik tarafından sikilmekte olan bir am gibi. Birden karnının içinde müthiş bir patlama oldu. Beli geliyordu. Tanrım, sik emerken beli geliyordu. Hem de o kadar şiddetli geliyordu ki, başının yukarı aşağı hareketlerinin ritmini bile kaybetmesine neden olmuştu bu. Neden sonra kendini topladı biraz. Yeniden düzenli sikiş hareketleriyle Murat’ın sikini emmeye, ağzına sokup çıkarmaya başladı. Erkeğin getirmesini, tohumlarını gırtlağına fışkırtmasını istiyordu. Hem de deli gibi. Onun vücudunun yavaş yavaş kasılmaya başladığını farkettiği anda da, daha hırsla emmeye başladı. Hırsla ve giderek hızlanan hareketlerle. Ve birden fışkırtmaya başladı Murat. İlk salvo ağzının tavanına çarptığında da Suna iyice çıldırdı. Tekrar beli gelmeye başladı onun da. Tüm vücudu dalgalanıyor, kıvranıyordu. Murat ise ağzından homurtular çıkartarak fışkırtmayı, bellerini ağzına doldurmayı sürdürüyordu. Gırtlağından geçip midesine inmekte olan erkeklik sıvıların, yemek borusunu alev alev yaktığını hissederek bir kez daha belini getirdi Suna. Bayılacak gibi olmuştu. Erkeğin kucağına yığılıp kaldı sonra da.

Kendine gelmesi biraz zaman aldı Suna’nın. Doğrulup ellerini direksiyona koyabildiğinde, kendini çok yorgun hissediyordu. Süzülmüş gözlerle Murat’ın sikini yeniden pantolonuna sokuşunu izledi. Adam elini uzatıp Suna’nın yanağını okşadı. Sağ kapıyı açıp arabadan indi ve içeri eğilip gözlerinin içine baktı.

“Görüşürüz…” dedi sonra da.

Kalbi deli gibi çarpıyordu Suna’nın. Tanrım, neler yapmıştı böyle. Şimdi arkadan yavaş yavaş uzaklaşışını seyrettiği adamın sikini ağzına alıp emmiş, tohumlarını olduğu gibi yutmuş ve kendi de üç kez belini getirmişti bu arada. Kocasını aldatmıştı. İlk kez. Üstelik onun da arkadaşı olan bir erkekle.

Doyuma ulaşmanın verdiği rahatlıkla, kocasını aldatmanın getirdiği huzursuzluğun birbirine karışmış yoğunluğu altında bocalıyordu. Elini uzatıp dikiz aynasını çevirdi ve yüzüne baktı. Ağzının köşesinden sızan beller, çenesine akmıştı. Bunu görünce, içinin kontrol edemediği bir biçimde yeniden tutuştuğu hissederek şaşırdı. Ağzının yeni sikilmiş görüntüsü müthiş tahrik edeciydi. Bir elini bacaklarının arasına sokup amını avuçladı. Şortun kalın blucin kumaşı sırıl sıklam ıslaktı. Hala alev alev yanıyordu amı. Öbür elinin parmaklarıyla çenesine akan belleri sıyırdı. Sonra parmaklarını ağzına sokup emmeye başladı. Ağzına gelen hafif tuzlu tat ve yeniden burnuna dolan keskin koku, başını iyice döndürdü. Bacaklarının arasındaki eli amını iyice sıktı ve titreyerek yeniden belini getirmeye başladı. Vücudu koltuğun üstüne kıvranıp bükülüyordu.

Eve ulaşana kadarki 20 dakikalık yol boyunca da kendine gelemedi pek. Sanki bir rüya alemindeydi. Arabayı garaja sokmayı denemedi bile. Kasıklarındaki yangın, tüm benliğine hakim olmuş gibiydi. Kocasının İzmir’de olduğu üç günlük süreyi müthiş bir sikiş yoğunluğuyla geçirmiş ve ondan sonraki günü de evde yatarak geçirip ancak kendini toplayabilmiş olmasına rağmen, birden kendini böylesine bir durumda bulmayı anlıyamıyordu. Neler gelmişti başına evden çıktığından beri. Ama olan olmuştu işte. İçeri girip aldıklarını mutfağa bıraktı ve doğru yatak odasına gitti.

Duvardaki büyük aynada kendini seyrederken aklına Kemeraltı’ndaki Kürt’ün sözleri geldi birden. Götünü sikmekten söz etmişti adam. Aynaya arkasını dönüp, kıçının görünüşüne baktı. Arabanın içine oturup kalkması, koltuğun üstünde kıvranması, şortun paçalarının biraz daha sıyrılmasına neden olmuştu ve kalçalarıyla bacaklarının birleştiği yerdeki yuvarlakların alt kısımları şimdi daha çok görünüyordu. Gerçekten de güzeldi kıçı. Acaba nasıl bir duyguydu götten sikilmek? Kocaman bir sik, o küçük göt deliğine nasıl girerdi ki? Suna bunu son derece korkutucu buluyordu. Ama aynı anda akıl almayacak kadar çok tahrik olduğunun da bilincindeydi bu arada. Şortunu, büstiyerini ve sandaletlerini çıkararak çırıl çıplak kaldı. Şimdi vücudunu tüm çıplaklığıyla görebiliyordu aynada. Yeniden arkasını dönüp kıçına baktı. İncecik belinden sonra birden genişleyen escort eryaman kalçalarının yuvarlakları, böyle çıplakken daha da güzel görünüyorlardı. Ama Suna, güzelliğinden çok daha önemli bir şeye sahip olduğunu biliyordu. Tahrik ediciydi vücudu. Sik kaldırıcıydı. Elleriyle kalçalarını avuçlayıp iyice ayırdı. Karakafanın sikmekten söz ettiği götünü görmek istiyordu. Ama başaramadı bunu. Sonra odadaki bütün lambaları yaktı ve el aynasını alarak yatağa sırtüstü uzandı. Mutlaka görmek istiyordu götünün deliğini. Bacaklarını araladı ve dizlerinden büküp karnına doğru çekti. Sonra sol eliyle aynayı aşağı götürdü.

İlk gözüne çarpan, dudakları iyice şişmiş amı oldu yine de. Ağzı açık ve kendi sıvılarından vıcık vıcık sulanmış amının güzelliği başını döndürdü. Sonra onun biraz altında aradığını buldu. Götünün pembe ve küçük deliğini. Öbür elini de aşağı götürüp, orta parmağını yavaşça dokundurdu oraya ve tüm vücudunun bu temasla kıvrandığını hissederek şaşırdı. Yeniden dokundu götüne ve birden beli gelmeye başladı. Yatağın üstünde çırpınıyor, kıvranıyor, inliyordu. Sonra kendinden geçerek öylece kaldı.

Kendine geldiğinde akşam olmuştu. Yorgun argın kalkıp duş aldı önce. Gözünün önünde sürekli o gün yaşadıklarının resimleri uçuşuyordu. Kemeraltı’ndaki “götünü sikmek istediğini” söyleyen Kürt, bacakları titreyerek arabasına gidişi, birden Murat’ın gelip yanına oturuşu ve onu okşayıp öpüşü sonra da ağzına verişi ve en nihayet eve geldiğinde parmağını götünün küçük deliğine dokundurup kendinden geçişi. Neler oluyordu böyle? Genelde sakin olan hayatı birden hareketlenmiş, tümüyle, sikişle doluvermişti. Gerçi olup bitenler onu şaşırtıyordu ama, yine de herşeyi son derece güzel, zevk verici ve uçurucu bulduğunun da farkındaydı bu arada. Dehşetli bir ikilemin içine sıkışıp kalmış gibiydi sanki.

Duştan çıkınca sırtına bordo renkli penye bir giysi geçiriverdi. Bu da, o çok sevdiği büyücek atlet fanilalarından biriydi aslında. Kollarıyla omuzlarını ve memelerinin önemli bir kısmını açıkta bırakan, biraz bol eteği de kalçalarının bitimine kadar ancak örtebilen sevgili giysilerinden biri. Sonra çıplak ayaklarla mutfağa gidip kendine yiyecek bir şeyler hazırladı. Karnını doyurduktan sonra da, salona geçip, televizyon seyretmeye başladı. Ama aklı hala gündüz olup bitenlerdeydi. Özellikle de Murat’ı, daha doğrusu onun kocaman sikini düşünüyordu. Sırf etek giymemek yüzünden üstüne oturamamıştı onun. Halbuki kocasınınkinden büyük bir siki içine almayı nasıl da istiyordu.

Kimbilir ne kadar zevkli olurdu.

Düşündükçe amı sulanmaya başlamıştı yeniden. Tanrım, doymak bilmiyordu bir türlü. Aslında kaç kere belini getirmişti gündüz. Ama yine canı istiyordu işte. Eteğini iyice sıyırıp bacaklarını açtı ve amına baktı. Dudakları yine şişip açılmış, içinden sızan sular, kıçının yarığına doğru akmıştı bile. Elini götürüp yavaşça okşadı amını. İçi titriyordu. Biraz oynasa yine belinin geleceğinin farkındaydı.

Tam parmağını içine sokacaktı ki, kapı çaldı.

Beklenmedik bir şeydi bu. Şaşırmıştı Suna. Kim gelmiş olabilirdi ki? Canı sıkkın bir halde kapıya gitti ve açtı. Bir anda Murat’la burun buruna geldiler.

Suna, amındaki ateşin tüm vücuduna yayılmakta olduğunu hissediyordu. Düşündükçe aklını başından alan, içine almak için çıldırasıya büyük bir istek duyduğu sik, ayağına gelmişti işte. Biraz sonra sikileceğini biliyor ve başı, bu düşünceyle dönüyordu. Ne kadar olduğunu bimediği bir süreden sonra akledip, Murat’ın içeri girebilmesi için geri çekilirken, gözleri erkeğin pantolonunun önünde aniden meydana gelen kabarıklığı yakaladılar. Birden başka yere bakamaz oldu Suna. Bir kaç adım daha attı geriye ve sırtı duvara dayandı.

Murat içeri girip kapıyı kapadı. Sonra da elinden tutup kendine çekti Suna’yı. Vücutları birbirine yapışırken, Suna, gözlerini ayıramadığı o kocaman sikin bir anda karnına değmeye başlamasıyla titredi. Murat ellerini iki yandan uzatarak kalçalarını avuçlayıp onu kendine daha da çok çektiğinde ise çıldıracak gibi oldu. Aradaki kumaşlara rağmen erkeğin sikinin bir nabız gibi atmakta olduğunu, taş gibi sertliğini, alev gibi yakıcılığını hissedebiliyordu. Başını kaldırdı ve Murat’la gözgöze geldiler. Sonra kolları erkeğin boynuna dolandı, yüzleri birbirine yaklaştı, ağızları aralandı ve çılgıncasına öpüşmeye başladılar. Dizlerinin çözüldüğünü hissediyordu Suna. Dili, Murat’ın ağzının içinde erimiş gibiydi sanki. Amındaki ateş artık dayanılmaz boyutlara ulaşmıştı. Karnını, aklını başından alan o kocaman sikin üstüne hırsla bastırıyordu.

Murat, kısa bir an için uzaklaşınca telaşlandı. Ama erkek hafifçe eğilip onu kucağına alınca, yeniden rahatladı. Sonra onu kucağında taşıyarak salona götürdü Murat. Az önce oturmakta olduğu büyük koltuğun önüne geldiklerinde de, tekrar ayaklarının üstüne bıraktı. Bu süre boyunca kollarını erkeğin boynundan ayırmamıştı Suna. Yeniden ve daha hırsla öpüşmeye başladılar. Murat iki taraftan tutup eteğini yukarı sıyırdığında, karnına yaslanan o taş gibi sertlikle arasına giren kumaşlardan biri eksilmiş oldu ve bir an önce içine almaktan başka bir şey düşünemediği o kocaman sikin yakıcılığını daha çok hissetmeye başladı. Amından sızan suların bacaklarının iç taraflarından dizlerine doğru aktığının farkındaydı artık. Sonra Murat onu hafiçe itip, koltuğa oturtuverdi.

Eteği beline kadar sıyrılmış, bacakları aralık ve gözleri yarı kapalı, erkeği seyrediyordu şimdi Suna. Önce gömleğini çıkardı Murat. Sonra da pantolonunu. İçine don giymemişti ve o kocaman siki, bütün ihtişamıyla Suna’nın önündeydi artık. Çatlayacak kadar şişip yukarı kıvrılmış, derisi geri kayıp mosmor olmuş başı tümüyle ortaya çıkmıştı. Tanrım öylesine güzel bir manzaraydı ki bu. Suna neredeyse nefes bile almadan seyrederek uçuyor, onu böylesine kaldıranın kendisi olduğunu düşündükçe de, büsbütün deli oluyordu.

Biraz sonra içine, artık neredeyse bir göl haline gelmiş olan amına girecekti bu sik. İyice açılmış dudaklarının arasından kayıp, amının vıcık vıcık kayganlaşmış duvarlarını zorlayarak açacak ve içine girecekti. Yalnızca seyretmek ve bunları düşünmek bile o kadar uçurucuydu ki, neredeyse belinin geleceğini hissediyordu Suna. Sırtını koltuğun arkasına yaslayıp bacakları iyice araladı ve dizlerini büküp yukarı çekti. Kendini tabak gibi açmıştı şimdi Murat’ın önünde. Ama beklediği şeyi yapmadı erkek. Sesini bile çıkarmadan yere diz öktü. Sonra da, akıl almaz bir hız ve istekle, başını Suna’nın kasıklarına gömüverdi. Ağzı bir anda açıldı ve dudakları, önündeki amın susamış bir ağız gibi açık duran dudaklarına yapıştılar.

Vücudu kasılıverdi Suna’nın. Artık kendini tutması söz konusu değildi. Birden beli gelmeye başladı. Vücudu dalga dalga sarsılıyor, bükülüyordu. Sonra tüm vücudunun gevşediğini hissederek, kendini bıraktı. Ama çok kısa sürebildi bu gevşeklik. Öyle şeyler yapıyordu ki Murat, Suna, beyninin neredeyse patlama noktasına geldiğini hissediyordu. Amını yalnızca yalamakla kalmıyordu erkek. Onu adeta yiyordu. Şimdiye kadar hiç böyle yalanmamıştı Suna. Amının dudakları arasında dolaşan, kimi zaman içine kayıp, kimi zaman bızırını bularak onunla oynayan ateş gibi erkek dilinin etkisi çıldırtıcıydı. Duyduğu zevkin etkisiyle, iki elinin tırnaklarını koltuğun kol dayama yerlerine geçirmişti. Vücudu, şimdiye kadar hiç olmamış bir biçimde kıvranıp bükülüyor, kalçaları, tıpkı bir dansözünkü gibi, sağa sola çalkalanıyordu. Sonra tekrar beli gelmeye başladı. Hemen peşinden de bir daha ve bir daha. Bir daha inmemecesine bulutların üstüne çıkmış gibiydi. Kelimenin tam anlamıyla ayakları yerden kesilmişti.

Yine de en çok istediği, Murat’ın o kocaman sikinin bir an önce içine girmesiydi. Gündüz, parkyerindeki arabanın içinde, ağzına fışkırıp mide borusunu yakarcasına karnına inen bellerin, bu sefer amının en dibine fışkırmasını, karnının içinde bir top gibi patlamasını istiyordu. Ama erkek onu yalamaktan vazgeçmiyordu bir türlü. Kimi zaman tüm amını yalıyor, kimi zaman bızırını emiyor, dilini içine sokuyor ve onu zevkten çıldırtıyordu. Artık dayanamayacağını hissediyordu Suna.

“Sik beni n’olursun…” diye inledi zevkten anlaşılamayacak kadar boğulmuş bir sesle “N’olur sik beni artık… Sikini içimde hissetmek istiyorum… Ohhh hadi sik beni…”

Sonra zevkten buğulanmış gözlerle erkeğin doğruluşunu ve dizlerinin üstünde yürüyerek, alabildiğine açık bacaklarının arasına girişini izledi. Öylesine heyecanlanmıştı ki, beli neredeyse bir kez daha gelmek üzereydi. Murat, onun karnına doğru çektiği bacaklarını, dizlerinin iç taraflarından yakalayıp iyice bastırdı, Şimdi, kelimenin tam anlamıyla tabak gibi açılmıştı Suna. Bütün gücüyle kendini tutmaya çalışıyordu ama, gün boyu içine almayı düşlediği o kocaman sikin başı amının dudaklarına değdiğinde, karnının içinde bir top patlamış gibi oldu. Tüm vücudu sarsılıyor, bükülüp kıvranıyordu yine. Murat onun durulmasını bekledi sabırla. Suna gözlerini açtığında gözgöze geldiler. İnanılmaz bir zevk anını yaşadığını hissediyordu Suna. Aklını başından alan sikin ateş gibi yanan başı, amının dudakları arasındaydı şimdi. Sonra erkeğin kalçaları hareketlendi. O kocaman sik, şimdi yavaş yavaş içine kayıyordu. Hiç acele etmeden sokuyordu Murat. Öylesine sulanmış, öylesine vıcık vıcık olmuştu ki Suna’nın amı, tüm büyüklüğüne rağmen, hiç zorlanmadan alıyordu siki içine. İçi çekiliyordu sanki. Amının iyice hassaslaşmış dudakları, aralarından kaymakta olan sikin üstündeki tüm damarları, tüm kıl diplerini, tek tek hissediyordu. Sonunda, dibine kadar geçirdi Murat. Torba gibi taşaklarının, am sularıyla ıslanıp vıcık vıcık olmuş kalçalarına yapıştığını hissettiğinde bir daha geldi Suna’nın beli. Amı açılıp kapanıyor, içindeki kocaman siki alabildiğine sıkıştırıyor, adeta yoğuruyordu.

Sonra Murat, onu sikmeye başladı. Yavaş hareketlerle sikini çekip, neredeyse en ucuna kadar amından çıkarıyor, hemen peşinden dibine kadar sokuyordu. Sonunda istediğine kavuşmuştu Suna işte. Aklını başından alan o kocaman sik içindreydi. Sikiliyordu. İlk kez bu kadar büyük bir sik giriyordu içine. Evlendiğinden bu yana keçiören escort ilk kez, kocasından başka biri sikiyordu onu. Sikiliyordu ve zevkten çıldırmak üzere hissediyordu kendini.

“Ohhhh çok güzellll….” diye inledi sonra, “Ohhh çok güzel sikiyorsun beni… Ohhhhh…. Ohhhh….”

İçindeki sik, şimdiye kadar hiç kimsenin değmediği yerlerine değiyordu. Tüm vücudu sikle dolmuş gibiydi. Çıldırtıcı bir şeydi bu. Yine beli gelmeye başladı. Hemen arkasından da bir daha ve bir daha.

Bu arada Murat da temposunu giderek hızlandırmıştı. Artık hırsla sikiyordu onu. Siki bir piston gibi girip çıkıyordu içine. Kendini kaybetmek üzere olduğunun farkındaydı Suna. Bayılmamak için tüm gücünü kullanıyor ve erkeğin de getirmesini, tohumlarını içine fışkırtmasını bekliyordu. Birden kasıldı Murat. Son bir kez ve sanki onu parçalamak istermiş gibi hızla soktu sikini içine. Kasıkları hızla birbirine çarptılar. Amının duvarlarını alabildiğine zorlayan sik de, aynı anda canlandı sanki. Kasılıp gevşemeye, bir nabız gibi atmaya başlamıştı. Sonra içini bir alev dalgasının kapladığını hissetti Suna. Erkek en dibine, rahminin ağzına fışkırtıyordu bellerini. Kelimenin tam anlamıyla yıldızları görerek, kendinden geçti.

Yeniden kendine geldiğinde, hala koltuktaydı. Murat ise kalkmış, köşedeki barın önünde kendine bir içki hazırlamakla meşguldü. Başını eğip amına baktı Suna. Hala dudakları alabildiğine açıktı amının. Tüm taze sikilmişliğiyle, öyle güzel görünüyordu ki. İçini yeni bir sikilme isteğinin kapladığını hissetti. Şimdi sıra ona gelmişti. Gündüz, sırf etek giymemiş olmak yüzünden yapamadığını yapmak, aklını hala başından almakta olan o kocaman sikin üstüne oturup, amıyla onu sağmak istiyordu. Sonra gözleri, elinde ikisi içinde hazırladığı içkilerle ona doğru gelmekte olan Murat’a takıldı. Çırılçıplaktı. Tüm vücudu güzeldi erkeğin. Güneş yanığı teni ve gelişmiş adaleleri göz alıyordu. Amu bunların hiç biri ilgisini çekmiyordu Suna’nın. Şehvet dolu gözlerle yalnızca bir tek yerine, az önce amını doldurup aklını başından alan, tohumlarını en dibine fışkırtan sikine bakıyordu. İnik haliyle bile muhteşemdi Murat’ın siki. Daracık amının içine sıkışarak girip çıkmaktan, derisi kızarmıştı. Ama bu haliyle bile, aslında ne kadar büyük olduğunu belli ediyordu. Suna, ağzının sulandığını hissetti.

Bu arada, erkek de hemen önüne kadar gelmiş, elindeki içkilerden birini ona uzatıyordu. Suna ses çıkarmadan içkiyi aldı ve hemen yanıbaşındaki sehpanın üzerine bıraktı. Sonra elini uzatıp, aklını başından olan siki tuttu yavaşça.

Tanrım ne kadar sıcaktı.

Koltukta doğruldu ve Murat’ı sikinden çekerek, biraz daha sokulmasını sağladı. Hafifçe eğilip, başını erkeğin kasıklarına gömdü. Erkek tohumlarıyla kendi amının birbirine karışmış kokuları başını döndürüyordu. Ağzını açtı ve dudakları o ateş gibi yanan sikin üstüne kapandılar. Hırsla emmeye başladı. Burnu, erkeğin kasıklarındaki kıllara yapışmıştı.

Oldum olası sik emmeye bayılırdı Suna. Hele böyle, sikildikten hemen sonra.Kocasına da sık sık yapardı bunu. Kendi am sularıyla erkek tohumlarının birbirine karışmış keskin ve tuzlu tadını ağzında hissetmek, onun için uçurucu bir zevk olmuştu her zaman. Ama bu sefer daha da değişik bir durum vardı karşısında. Murat’ın bellerinin tadı da, kokusu da, doğal olarak Emre’ninkİnden çok değişikti. İşte bu değişiklik, sik emmeyi daha da güzel bir hale getirmişti şimdi. Üstelik ağzının içindeki sik, başınını her oynatışında, biraz daha büyüyor, biraz daha sertleşiyordu. Bu da çok hoşuna gidiyordu Suna’nın. Onun biran önce kalkıp kazık gibi sertleşmesini istiyordu. Ondan sonra da üstüne oturup, onu sonuna kadar içine alacaktı.

Az sonra erkeğin kalçaları hareketlenmeye başladılar. İlk baştaki gibi işi yalnızca onun hünerli ağzına bırakmakla yetinmiyordu artık Murat. Şimdi iki eliyle Suna’yı omuzlarından tutmuş ve artık iyice büyüyüp sertleşmiş olan sikini, onun kıvrık dudaklı küçük ağzına sokup çıkarmaya başlamıştı. Artık ağzından sikiyordu onu. Bu kadarı fazlaydı doğrusu. Suna, kontrolü yine erkeğe kaptırdığının bilincinde, ama aldığı müthiş zevkin etkisiyle felç olmuş gibiydi. Yeniden kaldırdığı sikin üstüne oturmak için başladığı iş, giderek ağzından sikilmeye dönüşmüştü. Şikayetçi değildi tabii. Aksine bayılıyordu buna. Ağzındaki sik, erkeğin kalçalarının hareketleriyle, bir en ucuna kadar çıkıyor, bir gırtlağına dayanana kadar giriyordu. Erkeği artık durduramayacağının da farkındaydı Suna. İçindeki ateşin giderek büyüdüğünü hissediyordu bu arada. Sikilmek, delicesine hoşuna gidiyordu. Amından da olsa, ağzından da, sikilmek, müthiş bir şeydi.

Murat’ın hareketleri artık iyice hızlanmıştı. Gözlerini kaldırıp erkeğin yüzüne bakmaya başladı Suna. Başı hafifçe arkaya devrik, gözleri kapalıydı Murat’ın. Yüzünde, ne kadar zevk aldığını açıkça belli eden, hayvansı bir ifade vardı. Karın adaleleri kasılmış, tek tek belli olmaya başlamışlardı. Suna onun belini getirmek üzere olduğunu anlıyor ve büyük bir susamışlıkla ağzının içinde fışkıracak belleri bekliyordu. Tüm vücudu tel tel gerilmişti artık. İlk damlacıkları dilinin üzerinde hissettiği an, Murat sikini iyice çekip ağzından çıkarıverdi birden. Aynı anda da, bir volkan gibi patlayıverdi. O başdöndürücü sikinin ucundaki küçük deliğin birden açıldığını gördü Suna. Koyu, kıvamlı, ateş gibi yakıcı erkeklik sıvıları, yüzüne, saçlarına, boynuna fışkırmaya başladılar. Bu, Suna’nın aklını başından almaya yetti de arttı bile. Telaşlı ellerle erkeğin hala kasılan, hala fışkıran o kocaman sikini yakalayıp tekrar ağzına soktu. Murat’ın bellerinin tadını hissettiği anda da, beli gelmeye başladı onun da. Gözleri kararıyor, tüm vücudu titriyor, sarsılıyordu.

Tekrar kendine geldiğinde, Murat’ı, geniş kanepenin üstünde oturuyor buldu. İçki bardağı elinde, bacakları açık ve siki artık iyice inmiş, dinleniyordu. Suna da sehpanın üzerinden içkisini alıp koca bir yudumu mideye indirdi. Sonra da, bardağı elinde yerinden kalkıp Murat’a doğru yürüdü. Artık sıra ona gelmişti. İçkisinden bir yudum daha aldı ve yere, erkeğin bacaklarının arasına oturdu. Bir süre gözgöze, öylece durdular. Sonra Suna’nın eli, Murat’ın bacağının iç taraflarını okşamaya başladı. Bu arada ona daha da sokulmuş, bacaklarının arasına iyice girmişti artık. Başını eğip erkeğin çıplak karnını öpmeye başladığında, boynuyla memelerinin arasına yaslanan sikinden gelen kokular da burnunu doldurdu. Tanrım, tek başına bu koku bile o kadar tahrik ediciydi ki. İçinden gelen, hemen dudaklarını oraya götürmek ve hala başını dördüren o güzelim siki ağzının içine alıp biran önce kaldırmak ve üzerine oturmaktı ama, kendine hakim olmaya çalıştı. Önce erkeği çıldırtmak istiyordu. Sonra da, tadını çıkara çıkara, uzun uzun, zevkten kudurarak sikişebilirlerdi.

Dilini çıkarıp Murat’ın göbeğini yalamaya başladığında, onun hafifçe titrediğini hissetti. Kendini, olduğu gibi onun ellerine bırakmış görünüyordu erkek. Suna için bundan iyisi olamazdı. Dili, ardında ıslak bir iz bırakarak Murat’ın tüm karnında, göbek çukurunda dolaşmaya başladı. İki elini birden uzatmış ve onun göğsünü de okşamaya başlamıştı bu arada. Gerçi ellerinin altındaki vücudun kımıldanışlarından, erkeğin son derece zevk aldığının zaten farkındaydı ama asıl sinyali, göğsünün altında sıkışmış duran sikinden aldı. Giderek daha da ısınıyor ve yavaş yavaş sertleşiyordu o aklını hala başından almakta olan sik. Başını yavaşça aşağı kaydırmaya başladı. Dudakları önce erkeğin kasıklarındaki, iyice ıslanmış kıllara dokundular. Sonra da asıl hedefine ulaştı ve dili, artık görünür bir hızla kalkmakta olan sikin üzerinde dolaşmaya başladı. Murat’ın vücudunun kıvranması, daha da artmıştı şimdi. Sonra Suna ağzını açtı ve onun yarı kalkmış sikini, taşaklarına kadar yutuverdi birden.

Bu sefer, oyunun kurallarını Suna belirliyordu. Erkek, inisyatifi tümüyle ona bırakmıştı. Ağzının içindeki sikin yakıcılığının, tadının zevkini çıkara çıkara emiyor, yalıyordu Suna. Onun heran biraz daha kalktığını, sertleştiğini, üzerine oturmaya hazır hale geldiğini farkederek, zevkten uçuyordu artık. Artık hepsi sığmaz olmuştu ağzına. Başını yukarı aşağı hareket ettirerek, dudaklarının arasına sıkıştırdığı siki, ağzına sokup çıkarmaya başladı. Dili sürekli hareket halindeydi. Başını en yukarıya kaldırdığında, sikin, ağzının içinde kalan şişmiş başı çevresinde dolanıp okşuyor, başını aşağıya bastırıp alabildiği kadarını ağzının içine aldığında ise alt tarafında boylu boyunca uzanan ve şimdi bir parmak gibi kabarmış duran tohum borusuna bastırıyordu. Bu arada başının hareketleri de giderek hızlanmaya başlamıştı. Sonunda taş gibi sertleşti Murat’ın siki. Suna onu ağzından çıkarıp biraz geri çekildi ve hayran gözlerle seyretmeye başladı. Dibinden tuttuğu, erkek o akşam ilk kez soyunduğundaki kadar büyük ve tükürükle iyice ıslanıp, pırıl pırıl parlamakta olan muhteşem bir sikti artık. İşte istediğini yapma zamanı gelmişti şimdi.

Yavaşça doğrulup ayağa kalktı Suna. Sonra, hala üstünde olan ve artık iyice buruşmuş durumdaki giysisini, bir hamlede çıkarıp attı. Şimdi o da erkek gibi çırıl çıplaktı. Eğilip Murat’ın aralık duran bacaklarını bitiştirdi ve ayaklarını onun iki yanına basarak koltuğun üzerine çıktı. Sonra çömelmeye başladı erkeğin kucağına. Bir elini uzatıp o kocaman siki kavradı ve başını getirip amının dudakları arasına yerleştirdi.

Artık kaygan suları bir çeşme gibi akmakta olan amı alev alev yanıyordu. Ama buna rağmen, şimdi onun dudakları arasına girmiş olan sikin başının daha da yakıcı temasını hissedebiliyor ve bu zevkten başının dönmesine neden oluyordu. Birden oturuverdi Murat’ın kucağına. O kocaman siki, tek bir hamlede ve dibine kadar içine almıştı işte. Sikin az önce amının dudaklarını sıcaklığıyla yakan başı, şimdi rahminin ağzına dayanmıştı. Öğleden sonradan beri çılgınca bir hırsla istemekte olduğu şey gerçekleşmişti sonunda. Murat’ın baş döndürücü ve kocaman sikinin üstüne oturmuştu.

“Ohhhhhh…” diye inledi, tüm vücudu sarsılarak beli gelirken, “Ohhhhhh…. Immmmhhhhh…”

Eğer erkek, iki taraftan uzattığı güçlü elleriyle escort çankaya onu kol altlarından tutmamış olsa, yaşadığı zevkin şiddetiyle onun kucağından düşmesi işten bile değildi. Ama çabuk topladı kendini Suna.

“Şimdi sıra bende artık…” diye fısıldadı onun kulağına, “Şimdi ben seni sikeceğim… Ohhhh şimdi de ben seni…”

Kalçaları aynı anda hareketlenmişti bile. Önce sağa sola, öne arkaya çalkalanmaya başladılar. Sanki hala dibine kadar amına gömülü duran siki koparmak istiyormuş gibiydi Suna. Sonra ellerini uzatıp Murat’ı omuz başlarından sımsıkı kavrayarak destek buldu kendine ve hemen peşinden de, kalçaları yukarı aşağı hareketlere başladılar. Önce yavaş yavaş, sonra giderek hızlanan bir tempoyla erkeğin kucağına oturup kalkmaya onun o kocaman, alev alev yanan sikini dibine kadar içine alıp, en ucuna kadar dışarı çıkarmaya koyuldu.

Bir taraftan da gözlerini erkeğin yüzünden ayırmıyordu. Murat’ın yüzünün ifadesi, Suna için, ona ne kadar zevk verdiğinin göstergesi ve buna bağlı olarak da kendi aldığı zevkin giderek daha tırmanması demekti. Yukarı aşağı hareketlerinin kaynaklandığı bacak adaleleri başta olmak üzere, tüm vücudu gerilmişti. Bulutların üstünde hissediyordu kendini. Murat onu biraz kendine doğru çekti. Sonra da başını hafifçe kaldırıp, hafif hafif sallanmakta olan memelerini yalamaya koyuldu. Bu daha da çıldırtıcıydı tabii. Tüm vücudunun, tepeden tırnağa am kesildiğini düşünüyordu Suna. İçine Murat’ın kocaman sikinin girip çıkmakta olduğu asıl amı ise et yiyen bir bitkiye dönüşmüştü sanki.

Sonunda hareketleri inanılmaz bir hıza ulaştı Suna’nın. Artık kalçaları erkeğin kasıklarına her çarpışta, müthiş bir şaplama sesi çıkarmaya başlamıştı. Kendinden geçmişcesine sikişiyor, sikişiyor, sikişiyordu. Ağzından kaçan zevk inlemeleri, birer küçük çığlığa dönüşmüştü. İçine girip çıkmakta olan sikin, bütün iç organlarına sürtünerek yukarı çıktığını ve boğazından geçip beynine değdiğini sanıyordu sanki. Tüm sinirleri tel tel gerilmişti. Erkeğin içinde fışkırtmaya başladığını hissettiği anda ise beyni patlamış gibi oldu. Kalçaları bir kaç kez daha yukarı aşağı hareket ederek, amının içindeki siki sağmasına neden oldular. Sonra da derin bir inlemeyle Murat’ın kucağına çöküp kaldı Suna. Şiddetli kasılmalarla beli gelirken, amı hala tohumlarını fışkırtmakta olan o kocaman sikin içindeki son damlaları da emip çıkarmaya çalışıyor gibiydi. Gözleri kararıp, erkeğin kucağına yığıldı sonunda.

Suna’nın kocasını, ilk kez gerçek anlamda aldattığı gece burada da bitmedi. Biri mutfakta, buzdolabından içecek soğuk bir şeyler almak için eğildiğinde arkadan sokulup onu domaltarak, biri duş yaparken ayakta, ikisi de yatakta olmak üzere, toplam dört kez daha sikti onu Murat. Sonuncusu sabahın erken saatlerindeydi. Derin bir uykuya dalmış olarak sağ yanının üzerinde yatmakta olan Suna, arkadan sokulan erkeğin kocaman sikini, artık iyice tahriş olup şişmiş amına sokmasıyla uyanmış ve kendini bir anda, yeni bir zevk dalgasının pençesinde bulmuştu. Üstelik bu sefer uzun uzun sikmişti Murat. Bir süre sonra da Suna’nın beli, kısa aralıklarla, peşpeşe gelmeye başlamıştı yine.

Sonunda içindeki sik, oniki saatten kısa bir süre içinde, yedinci kez fışkırtmaya başlamıştı tohumlarını ve bu da Suna’nın çırpına çırpına, son bir kez daha belini getirmesine neden olmuştu.

Tekrar uyandığında, Murat duş yapıp giyinmiş, kendi evine uğrayarak şyalarını alıp havaalanına gitmek üzereydi. Yorgun yorgun öpüştüler ve Suna, yeniden uykuya daldı.

Ancak öğlenden sonra kendine gelebildi Suna. Tüm vücudu, tatlı tatlı sızlıyordu. Yataktan çıkmadan, olup bitenleri düşünmeye başladı. Kocasını aldatmıştı sonunda. İlk kez. Ya da, kelimenin gerçek anlamıyla ilk kez. İşin ilginç yanı, bunun zamanlamasının tuhaflığıydı tabii. Emre’nin yokluğu sırasında siksiz kaldığında, amı içine bir sik alabilmek için kıvrandığında değil de, kocası birkaç günlüğüne gelip onu bol bol siktikten hemen sonra olmuştu her şey. Aslında bunda, biraz da Emre’nin kabahati vardı galiba.

Birlikte geçirdikleri birkaç günlük süre içinde, eskiden olduğundan çok farklı davranmıştı Emre. Gerçi eskiden de, Suna’nın kendini göstermesine, çevresindeki erkeklerin siklerini kaldırmasına ses çıkarmazdı kocası ama, bu kez sanki özellikle bunu istiyormuş gibi davranmıştı. O akşam onu önce Kordon’daki balık lokantasına sonra da Alsancak’taki geve kulübüne götürüp herkese göstermesi, szonra o erotik filmler gösteren sinemala götürüp hemen yanlarında oturan adama göstere göstere parmağını amına sokması, böyle düşünmesini haklı kılıyordu. Üstelik sinemadaki adam onu seyrederek otuzbir çekmiş, belini, ayaklarının dibine fışkırtmıştı. Gerçi daha sonra Emre’yle bu konuda konuşmamışlardı ama, kocasının olup biteni farketmemiş olması olanaksızdı. Kocasının, evlerinde verdikleri parti sırasında Murat’ın kucağına oturduğunda olanları seyrettiğinden de emindi Suna. Tüm bunların sonucunda olanlar olmuştu işte. Murat’ın, kocasının arkadaşının sikini, önce bir parkyerindeki otomobilin içinde ağzına alıp emmiş, bellerini yutmuş, sonra da evde, evin her yerinde, hatta kocasıyla paylaştığı yatakta, hem ağzından hem amından, doya doya siktirmişti kendini.

İşin garibi, bütün bunları düşünmenin Suna’yı son derece tahrik etmesiydi. Elini götürüp, yine alev alev yanmaya başlayan amını avuçladı. Parmakları, içinden akmakta olan taze am sularını, kasıklarının her yanına yapışıp kalmış, akşamdan kalma kurumuş bellerin üzerine yaydı. Orta parmağı bızırına dokunur dokunmaz da, beli gelmeye başladı. Sonra halsiz bir halde yeniden uykuya daldı.

Onu tekrar uyandıran, yanıbaşındaki telefonun çalması oldu. Daha tam kendine gelememiş bir halde cevapladı telefonu. Ama duyduğu ses, bir anda toparlanmasına yetti de arttı bile. Kocasıydı arayan.

“Nasılsın sevgilim..?”

“İyiyim… Uyuyordum da…”

“Eh, dün geceden sonra normal tabii… Sabah mı gitti Murat…?”

Birden dondu kaldı Suna. Dili tutulmuştu sanki. “Anlamadım…” dedi kocasına, zaman kazanmaya çalışarak “Kim sabah mı gitti…?” “Bilmediğimi sanıyorsun değil mi..? Ama dün onunla Kemeraltı’nda karşılaştığını bile biliyorum. Hatta otoparkta , arabanının içinde olanları da… Murat’ın dün akşam eve gelip seni siktiğini de biliyorum bu arada…” Suna, kocasına söyleyecek söz bulamıyordu. Uzun bir süre sessiz kaldı. – “Şimdi merak ettiğim bir şey var…” diye devam etti sonra Emre, “hoşuna gitti mi…? Güzel sikti mi seni sevgilim…?” İyice şaşırmıştı Suna. Hem olup biten herşeyi biliyordu kocası, hem de ona hala “sevgilim” diye hitap ediyordu. Bir gariplik vardı bu işte. Ne olduğunu tam anlayamadığı bir gariplik. Tam anlayamadığı için de, bir türlü cesaretini toplayıp, kocasına cevap veremiyor, sessiz kalmayı sürdürüyordu. “Bak Suna…” dile dSunam etti Emre, “İki şeyi bilmeni istiyorum, tamam mı..? Bunlardan biri, bana asla yalan söylememen gerektiği… İkincisi ise sikildiğin için kızmadığım, aksine bunun hoşuma gittiği… Hem de çok hoşuma gittiği…” Hala ne olup bittiğini anlayamamıştı Suna. Kocası neler söylüyordu böyle. Murat’la sikiştiğini öğrenmişti bir biçimde. Bu kesinlikle ortadaydı. Ama nasıl başarmıştı bunu acaba? Üstelik neler söylüyordu. Hiç beklemediği, hiç hazır olmadığı sözlerdi bunlar. “Sikilmen hoşuma gitti” diyordu açık açık. Böyle bir şey olabilir miydi? Gerçi kendini gösterip erkeklerin sikini kaldırdığında kocasının buna aldırmadığını, hatta hoşlandığını bile sezinliyordu ama, şimdi söyledikleri çok farklıydı. Birden aklına, Murat’ın İzmir’de olduğu üç günlük süre içinde olup bitenler geldi. Öyle şeyler olmuştu ki gerçekten, kocasının bunların farkına varmaması düşünülemezdi.

Örneğin sinemadaki adam. Büyük bir ihtimalle de, bahçede Murat’ın kucağına oturup onunla neredeyse sikiştiğini de görmüştü Emre.

“Anlıyorum ama…” diye kekeledi telefona.

“Hayır sevgilim anlamıyorsun… İlk önce işin birinci bölümünü çözelim istersen… Murat’la sikiştin mi, sikişmedin mi..? Daha doğrusu, dün otoparkta, arabanın içinde onun sikini ağzına alıp, gece eve geldiğinde de seni istediği gibi sikmesine izin verdin mi, vermedin mi..?”

“Evet…” dedi Suna, alabildiğine alçak bir sesle, “Söylediklerin doğru…”

Her şeyin bittiğini, çok sevdiği kocasıyla artık ayrılmaları gerektiğini düşünüyordu o anda. Yalan söylemenin gerçekten de bir anlamı yoktu bu durumda. Emre olup biteni biliyordu işte.

“Tamam sevgilim… En önemli konuyu çözdük böylece… Bir kere daha söylüyorum, ne olursa olsun, bana asla yalan söylememelisin… Hatta daha da ileri gitmelisin… Ne yaşıyorsan, bana aynen anlatmalısın… Sen benim karımsın… Her şeyi paylaşmalıyız… Ben olmadan yaşadıklarını benimle paylaşmanın yolu ise anlatmak… Yoksa ben eksik kalırım olanların içinde… Bak dün gece kendimi böyle eksik hissettim…”

“Anlamıyorum hala, nasıl oluyor da, olup bitenleri bilebiliyorsun peki..?”

“Çok basit sevgilim… Murat’dan öğrendim…”

“Nasıl yani..?”

“Yani bana telefon edip, Kemeraltı’nda seni gördüğünü, sonra da peşinden perklyerindeki arabaya gelip, ağzına verdiğini anlattı… Tabii, gece seni sikmek için eve gideceğini de söyledi…”

“İyi ama neden..? Yani nasıl oluyor da seni arayıp, bütün bunları anlatma gereği duyuyor, onu anlamıyorum…”

“Anlamayacak bir şey yok ki sevgilim… Aslında, o gece evde verdiğimiz partide senin içine nasıl düştüğünü farketmiştim… Sonra barın arkasında olanları da gördüm… Ama bahçede kucağına oturup ona yaptıkların, başımı döndürdü, doğrusunu söylemek gerekirse… Ben de konuştum onunla… Açık açık seni sikmek isteyip istemediğini sordum ona…”

“Eeee…?”

“Seni sikmek istememek mümkün mü..? O da açık açık söyledi bunu bana… Ben de, eğer isterse ve tabii sen de kabul edersen, seni sikebileceğini söyledim ona… Tabii, olanlardan beni haberdar etmesi şartıyla… Hepsi bu kadar işte… Ama asıl önemli olan bu değil… Asıl önemli olan, gece boyu neler olduğu… Murat’ın seni nasıl siktiğini, hoşuna gidip gitmediğini çok merak ediyorum… Güzel miydi sevgilim..? Güzel sikti mi seni..? Hoşuna gitti mi başka birine sikilmek..?”

Suna, ne söyleyeceğini bilemiyordu. Hiç beklemediği, aklından bile geçirmediği bir durumla karşılaşmış olmanın getirdiği şaşkınlık o kadar büyüktü ki, kafasını toplamak için biraz düşünmesi gerekiyordu galiba.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*