Finlandiya’da Tanıdığım Olgun Lisa! (2)

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Finlandiya’da Tanıdığım Olgun Lisa! (2)
Lisa içeriye gittiğinde ben de yatakta dinleniyor ve kendime gelmeye çalışıyordum. Lisa’nın sözleri yavaş yavaş beynimde yankılanmaya başladı, “Oğlum geldi.” demişti. Yatakta aniden doğruldum. Oğlunun geldiğini bu kadar rahat söylemişti ve beni yatak odasında bırakıp içeriye gitmişti. Üstünü giyinmişti tabii ki, ama saçları dağınıktı ve kendine pek bakmadan içeriye gitmişti. Oğlu nasıl bir tepki verirdi buna? Nasıl karşılayacaktı bunu? Kızacak mıydı? Tamam, aramızdaki arkadaşlığı biliyordu, ama bu bambaşka bir durumdu. Neredeyse kendisi yaşında birisinin annesiyle olan ilişkisini onaylayacak mıydı?

Bu düşünceler içerisindeyken Lisa tekrardan yatağa geldi. Gülümseyerek yatağa çıktı dizlerinin üstünde ve eğilip dudaklarımdan öptü beni. Sonra da göğsüme uzandı ve birazcık yattı. Lisa’ya, “Harikaydın, gerçekten senin gibi bir kadın tanımadım. Okadar iyisin ki, hayatımdaki en iyi dakikaları yaşattın bana.” dedim. Lisa güldü ve “Bunu duymak bir kadın için harika bir şey.” diyerek tekrardan dudaklarımdan öptü. Daha sonra, “Sen de beklediğimden olgundun. Genelde senin yaşındakilerle yatmakta biraz çekingen davranıyorum, çünkü çok çocuksu olabiliyorlar; fakat sen yatakta ne istediğini bilir bir haldeydin.” dedi. Bu da benim gururumu epeyce okşamıştı.

Lisa bir süre göğsümde yatarak sigara içti. Ben de, “Oğlun bir şey der mi?” diye sordum. Lisa anlamadı ve “Efendim?” diye sordu. Sorumu tekrarladım ve “Yani ben gencim, onun yaşındayım neredeyse. Bu ilişkiyi onaylar mı?” dedim. Lisa kafasını kaldırdı ve gözlerime bakarak, “Bizim aramızda sadece güzel bir şey oldu. Bu abartılacak veya büyütülecek ya da üstüne çok düşünülecek bir şey değil. Sonuçta aramızda başka bir ilişki olamaz, değil mi?” dedi. Sonra da, “Bunları düşünmeyi bırak anı kaçırıyorsun.” diyerek sigarasını kültablasına söndürdü.

“Yemeğe kalacak mısın?” diye sordu ayağa kalktığında. Aslında kalmayı düşünmüyordum, ama bu rahat tavırlar hoşuma gidiyordu ve “Problem olmazsa kalmak isterim.” dedim. Lisa gülümsedi ve içeriye gitti. Lisa’nın odasında takıldım bir süre. Hem oğluyla karşılaşmaktan garip bir biçimde çekiniyordum, hem de dinlenmek istiyordum.

Bir süre sonra kalktım ayağa, önce tuvalete gittim ve işimi gördükten sonra çıkıp evin içinde dolaştım. Hiç ses gelmiyordu içeriden. Salon boştu ve Lisa mutfakta bir şeyler hazırlıyordu. Arkadan birazcık izledim onu. Kimliğinde yazan tarih dışında, onun 45 yaşında olduğuna dair hiçbir belirti yoktu. Genç ve dingin bir vücut, bembeyaz ve taze bir ten, gayet fit bir fizik ile birlikte gençlere taş çıkartacak kadar diriydi.

Bir süre sonra gittim ve belinden sarılıp boynunu öptüm. Önce hafifçe korktu ve daha sonra gülerek karşılık verdi ve “Aklımı alacaksın…” deyip bir öpücük verdi dudaklarıma. Lisa ile istediğim gibi, hiçbir baskı olmadan, nasıl istiyorsam öyle davranmak o kadar hoşuma gidiyordu ki, buradan ayrılmak istemiyordum. Sanırım Lisa ile bir ömür boyu yaşayabilirdim. Hatta yatak odasında Lisa bana o konuşmayı yapana kadar onunla evlenme fikri bile aklımda vardı; fakat daha sonra Lisa’nın dediği ‘Anı yaşama’ fikri daha mantıklı geldi.

Lisa’nın arkasından sarılmış bir biçimde dururken, kulağına, “Seni çok arzuluyorum.” diye fısıldadım. Lisa, “45 yaşında bir kadın bu kadar sevişmeyi kaldıramaz.” dedi gülerek. Lisa’nın taytından içeriye elimi sokarken, “Hadi ama benden daha genç ve zindesin.” dedim. Güldü ve “Öyle mi dersin?” diyerek önümden çekilip başka bir işi halletmeye başladı. “Bir erkeği ne kadar azdıracağını ve nerede tutacağını çok iyi biliyorsun.” dedim. Güldü sadece. Lisa bazen konuşmaz sadece gülümsemeleri, jest ve mimikleriyle anlatırdı kendisini.

Ben bir süre onu izledikten sonra yemekte ona yardım etmeye başladım. Birlikte birşeyler yapmaktan keyif alıyordum. Aramızdaki bağ sadece tensel olarak değildi. Sadece birbirimizin vücudunu arzulamıyor, aynı zamanda ortak şeyler paylaşmaktan da keyif alıyorduk.

Yemeğimizi hazırlarken Taito aşağıya indi ve mutfak masasındaki sandalyeye oturarak bizi seyretmeye ve bizimle sohbet etmeye başladı. Beni ve kültürümü çok merak ediyordu. Bana sürekli geldiğim ülke hakkında sorular soruyordu ve bir şeyler öğrenmeye çalışıyordu. Lisa bir süre sonra gidip oğlunun saçlarını okşadı ve yanağından öpüp, “Bu kadar soru yeter. Hadi bakalım içerideki dolaptan bize güzel bir şarap seç.” dedi. Taito daha soracağı soruların olmasından dolayı hevesini alamamış bir şekilde kalktı yerinden ve şarap bakmaya gitti.

Lisa, “Meraklı bir çocuk.” dedi gülümseyerek. Ben de, “Epey akıllı birisi. Umarım çok iyi yerlere gelecek. Tabii mükemmel annesi sayesinde.” diyerek dudaklarından öptüm tekrardan. Lisa gülümsedi ve “Gerçekten beklediğimden olgunsun.” dedi. Taito şarabı getirene kadar biz de yemek masasını hazırlamıştık. Şarabın gelmesiyle birlikte de masaya oturup yemeklerimizi yemeye başladık.

Lisa gerçekten mükemmel bir kadındı. Elinden neredeyse her iş geliyordu. Kısacık süre içerisinde harika bir yemek hazırlamıştı. Yemeklerimizi yerken de gündelik sohbetimizi etmeye başlamıştık. Lisa ve Taito beni çok çabuk kabul etmişti ailelerine. Gündelik konuşmalarını, özel sohbetlerini ve planlarını yanımda rahatça yapıyorlardı. Ben de bu durumda bulunmaktan çok memnundum. Hatta Lisa bazı konularda benim de fikrimi istiyor, Taito’ya yeni fikirler sunmam için beni de sohbete dahil ediyordu.

Yemek sırasında Lisa’nın telefonu çaldı ve telefona bakması gerektiğini söyleyip izin isteyerek masadan kalktı. Taito ile masada baş başa kalmıştık. Taito bana yine ülkemle alakalı sorular soruyordu, fakat soruların tarzı biraz değişmişti. Anlamıştım ki Lisa’nın yanında sormaktan çekindiği sorular vardı. İlk olarak, “Sen annemle birliktelik yaşıyorsun, ama bu senin ülkende suç değil mi? Siz evlilik olmadan yaşayabiliyor musunuz?” diye sordu.

Güldüm ve o dediğinin doğru olmadığını söyleyerek ülkemizdeki sistemi anlattıktan sonra, “Tabii insan ilişkileri, özellikle de kadın erkek ilişkileri buradaki kadar rahat ve bireyci değil.” dedim. Taito iyice meraklanarak, “Nasıl yani?” diye sordu. Ben de, “Ailelerin çoğu özellikle kız çocuklarına çok baskı yapar. Kızlar rahat rahat sevgilileri olduğunu bile ailelerine söyleyemiyor bazı yerlerde. Hele buradaki gibi boşanmış bir kadının böyle rahat ilişki yaşaması çoğu yerde imkansıza yakın.” dedim.

Taito ile annesi hakkında ve aramızdaki ilişki hakkında bu kadar rahat konuşmak beni bile çok şaşırtıyordu. Taito, “Peki aranızdaki ilişk**en memnun musun? Sizin oradaki kızlara göre yani?” diye sordu. Ben de, “Evet, annen gerçekten harika bir kadın her yönden.” diyerek kestirip attım. Taito bir soru sormak için yine ağzını açtı, ama o sırada Lisa içeriye girdiği için sohbeti değiştirdik.

Lisa, “Özür dilerim önemli bir telefondu.” diyerek yanıma oturdu ve sohbetimize kaldığımız yerden devam ettik. Yemeğimiz bittikten sonra bulaşıklarımızı kaldırdık ve sonra salona geçip şarap eşliğinde sohbetimize devam ettik. Taito saat 22:00 gibi yanımızdan ayrıldığında Lisa ile baş başa kalabilmiştik.

Lisa, “Ah şu çocuk.” dedi biraz sitem eder gibi. Ben de, “Ne oldu?” diye sordum. Lisa, “Seni çok köşeye sıkıştırdı. Çok farklı şeyleri merak ediyor.” dedi. “Bizi mi dinledin?” dedim. O da gülerek, “Evet birazcık.” dedi tatlı bir ifadeyle. Daha sonra, “Ona sıkılmadan olgunca cevaplar verdiğin için sana teşekkür ederim.” dedi ve sanki bir mükafat verirmiş gibi dudaklarımı birkaç saniye soluksuzca öptü. Gözlerine bakarak, “Eğer böyle hediyeler alacaksam sürekli, benim için problem olmaz.” dedim. Yine gülüştük. O gece yine Lisa ile birlikte olduk ve geceyi onun yanında, onun yatağında ve ona sarılarak geçirdim.

Sabah ise uyandığımda Lisa yanımda yoktu. Çoktan sporunu yapmış gelmiş ve banyoya girmişti. Banyo kapısının önünde duran tayt ve iç çamaşırından ve içeriden gelen su sesinden anlamıştım. O yıkanıyorken kapıyı açıp içeriye girdim. İlk önce biraz irkildi korkuyla, fakat sonra beni görünce gülümseyerek, “Sen kapı tıklatmak nedir bilmez misin?” dedi. Yanına gidip kalçalarını okşayarak dudaklarından öptüm ve “Bilmem.” diye kestirip attım, sonra da, “Sözde sana ben hazırlayacaktım bugün kahvaltıyı, ama senin bu kadar erkenci olacağını düşünemedim. Sahi, o kadar yorgunluk, seks ve şarabın arkasından gece saatlerinde yatmamıza rağmen nasıl kalkabildin?” diye sordum. Güldü ve “Ben bunu sürekli yapıyorum.” dedi.

Duşu kapattı ve bornozunu üstüne dolayıp çıktı. Ben girdim ve hızlıca bir duş aldıktan sonra kahvaltıya oturdum. Lisa nefis bir omlet yapmıştı, parmaklarımı yemiştim adeta. Kahvaltıdan sonra birlikte birer kahve içtik. Lisa her ne kadar kahve dükkanında çalışıyor olsa da, o gün kahveleri ben yapmıştım. Türk kahvesini ona denettirdim kendi usüllerimizde ve gayet beğendi. Kahvelerimizi içtikten sonra birlikte evden çıktık.

O günden sonra sürekli Lisa ile birlikteydik. Sinemaya, operaya, tiyatroya gidiyor, bazen dışarıda iki genç aşık gibi boş boş dolaşıyor, bazen yeni yerler keşfediyor, hatta ülke değiştiriyorduk imkanlarımız dahilinde. Tabii her güzel şey gibi bu günler de bitmeye yaklaşmıştı. Ertesi güne uçağım vardı ve bu Finlandiya’daki son gecemdi. Biraz buruktum.

Lisa işten çıkmama yakın aradı, “Akşam kafeye gelir misin? Sana bir sürprizim var.” dedi. Ben de, “Tabii ki.” diyerek geri dönüş yaptım. Staj yerinden çıkarken oradaki herkesle vedalaştım ve Helsinki sokaklarında yürümeye başladım. Lisa’nın kafesine vardığımda saat 17:00’yi geçiyordu. Lisa’yı sordum, ama onun öğleden sonra izinli olduğunu söylediler ve “Sen Mert miydin?” diye sordular. Ben de “Evet.” dediğimde elime bir kart verdiler. Üstünde bir otelin adı yazıyordu ve “Lisa oraya gelmeni istedi.” dediler.

Oradan çıktım ve bir taksiye binerek otele gittim. Oda numarasını sordurduğumda en üst kattaki süit odanın ayrıldığını söylediler. Teşekkür ederek asansörle çıktım o odanın olduğu kata. Sadece 2 tane oda vardı koca katta. Kartta yazan odanın önüne geldim. Hafiften heyecanlanmıştım. Benimle bir oyun gibi oynuyordu Lisa ve ben kendimi bulmacada gibi hissediyordum.

Kapıyı tıklattım. Bir süre sonra Lisa kapıyı açtı. Onu gördüğümde kalbim yerinden çıkacaktı neredeyse. Altında siyah topuklu ayakkabı, üstünde de derin bir göğüs dekoltesi olan gri-siyah karışımlı yer yer renk geçişli bir askılı elbise vardı. Dünyanın en sexy kadını gözümün önünde duruyordu. Gülümseyerek, “Hoş geldin.” dedi ve içeriye davet etti beni.

İçeriye girdim. Ekstra odalar dışında kocaman bir oda vardı. Yatak ve iki tane çiftli koltuk olan ana odada yatağa oturdum. Lisa yüzündeki gülümsemeyi hiç silmeden sehpanın üstünde duran içki sepetini alıp içinden bir şarap şişesi çıkarttı. Kenarda hazırladığı kadehlere şarapları koyduktan sonra birisini bana uzattı ve gelip dizime oturdu. Harika bir parfüm sıkmıştı üstüne, resmen delirtiyordu beni. Kadehlerimizi birbirimizin şerefine kaldırdıktan sonra birbirimizi izleyerek hiç konuşmadan ilk kadehleri bitirdik. Lisa doldurmak için kalktığında onu durdurdum, kadehini aldım ve ikinci kadehleri ben doldurdum.

İkinci kadehlerimizi içtikten sonra dudaklarımız hafifçe birbirine değdi. Onun dudağındaki ruj tadıyla şarap aromasını hissediyordum. Lisa gözlerini kapatmış, dudaklarını bana bırakmış haldeydi. Dudaklarımız birbirinin üstüne çıkıyordu sırayla. Öpücüklerimiz iyice hızlandı ve biraz da sertleşmeye başladı. Artık o nazik öpücükler gitmiş, yerine hırçın öpücükler gelmişti. Lisa dudaklarımızı ayırmadan kadehleri aldı ve kenardaki masaya bıraktı.

Ellerimi Lisa’nın bembeyaz bacaklarına attım. Bir yandan o yumuşacık bacakları okşuyor, bir yandan da tatlı dudakları emiyordum. Lisa yavaşça yatağa itti beni. Önce gömleğimi, daha sonra da pantolonumu çıkarttı. Boxerımı da çıkarttıktan sonra kalçama hafifçe bir tokat attı ve dimdik olan sikimi ağzına alarak emmeye başladı. Ara sıra kızıl saçları önüne düştüğü için yüzü kapanıyordu. Ben zevkten yine yatakta kasılırken ve “Immhh, ıhhh, ohhh!” diye nidalar atarken Lisa hızlıca bir sakso çekti.

Sonra doğruldu dizlerinin üstünde ve elbisesinin askısını indirdi. Ben hafifçe doğruldum, elbisesinin fermuarını açtım ve o muhteşem elbise üzerinden yavaş yavaş düşmeye başladı. Lisa elbiseyi attı kenara ve dimdik büyük göğüslerini ağzıma verdi. O göğüsleri öyle büyük bir iştahla emiyordum ki, uçları ağzımda kocaman oluyordu. Lisa o gün kırmızı bir tanga giymişti. Normalde pek adeti değildi aşırı sexy kıyafet veya sexy iç çamaşırı giymek. Gardrobuna çokça kez bakmıştım, ama birkaç tane jartiyer ve tanga takımı dışında öyle aşırı bir şey görememiştim. Lisa bunlar olmadan da pek tabii sexy olmasını ve partnerini etkilemesini biliyordu.

Lisa ile süren ön sevişmemiz, hayatımda yaptığım en uzun ön sevişme olabilirdi. Okadar ihtiraslı ve başına buyruktuk ki, istediğimizi yapıyorduk o anda. Bir türlü esas bölüme geçemiyorduk. Ter içindeydik ikimiz de. En sonunda o kendisini yavaşça yatağa attı sırtüstü ve bacaklarını ayırdı. Harika duruyordu amı, ufak pembe dudakları hafif kızarmış bir şekilde sulanmıştı. Sikimi tükürükleyip bu güzel manzarayı seyrettim; fakat biraz fazla dalmış olacağım ki, “Artık gelecek misin? Yoksa biraz daha okşarsan mastürbasyon yaparak boşalacaksın.” dedi.

Gülüştük ve hemen bacaklarının arasına geçtim. Sikimi amının dudaklarına dayarken, “Sen hayatımda tanıdığım en özel kadınsın.” dedim. Lisa, “Hişt! Daha çok gençsin, yolun başındasın. Böyle söyleme, karşına neler çıkacak.” dedi. Hafifçe sikimi içine ittirdim. O kadar rahat kayıyordum ki sulanmasından dolayı. Lisa’nın amına girip çıktıkça kendimden geçiyordum adeta. O da gözlerini kapatmış inliyor hatta ara sıra çığlıklar atıyordu.

Tüm iş bende, tüm yönetim bende sanıyordum, ama bu sadece aldatmacaydı. Lisa yattığı yerden bile beni o kadar güzel yönetiyordu ki. Bazen kalçasını yukarıya kaldırıyor ve daha rahat amına girmemi sağlıyordu. Bazen bacaklarını belime sararak daha iyi bütünleşmemizi sağlıyordu. Ben ise onun emirlerine uyan bir köle gibi hissediyordum kendimi sadece.

Kendimi tüm gücümle veriyordum artık. Bir hırs, bir gurur ve bir ispat meselesi olmuştu. Lisa’ya bir çocuktan çok fazlası olduğumu ispatlayacaktım. İyice hızlandırdım kendimi, sert sert giriyordum artık amına ve Lisa’nın inlemeleri artık çığlıklara dönmüştü. Taşaklarım kalçalarına çarptıkça o süt beyazı kalça yanakları kıpkırmızı olmuştu.

Fakat 5-6 dakika geçmeden aniden kasıldım ve Lisa’nın amına boşaldım. Kendimi kenara attım ve garipçe onun yüzüne bakıyordum. Lisa gülümseyerek, “Kendini kanıtlamaktan vazgeç. Bak, böyle yaparak kendi boşalmanı hızlandırdın sadece ve ayrıca son 5 dakikadır bana zevk vermiyor sadece canımı yakıyordun. İyi sevişmek eşittir sert becermek değildir.” dedi.

Yine mahcup olmuştum. Kendime geldiğimde ise, “Lisa… biz… Prezervatif kullanmadık.” dedim. Güldü sadece ve dudaklarımı öptükten sonra tekrardan sikimi emmeye başladı. Sikimi emip birkaç dakika içinde erekte ettikten sonra, “Şansımız var ki gençsin. Yoksa bu kadar hazırlığa sadece 5 dakika dayansaydın seni kapının önüne koyardım.” dedi ve güldükten sonra sikimi tekrardan amına aldı.

İçi biraz daha yumuşak ve kayganlaşmıştı döllerimden dolayı, ama asla genişlememişti. Halen genç bir kız gibi dardı. Lisa kucağıma çıktıktan sonra sikimi içine alarak zıplamaya başladı. Hiç kendini kaybetmemiş, hiç yorulmamıştı. Benim kendimi hızlandırdığımdan daha hızlı bir şekilde zıplıyor ve bunu daha uzun bir süre yapıyordu. Kucağımda zıplarken kendini istediği hızda ayarlıyor, sikimi hiç içinden çıkartmıyor ve ikimizin de canını yakmıyordu. Büyük kalçaları ve dolgun göğüsleri sallanırken ben yine pasif durumda sadece zevk almaktaydım.

Lisa bana bu gece yeni ilkleri yaşatmıştı. İlk kez onunla prezervatifsiz sikişmiştim ve ayrıca ilk kez de onunla anal seks yapmıştım. Normalde bunu pek istemezdi, ama o gece bir postamı sadece anal seks için harcamıştım. Bu gece, hayatımın en keyifli gecesiydi benim için.

Lisa sabah harika bir kahvaltı hazırlatmıştı oda servisine. Kahvaltımızı odamızda yaptıktan sonra duş aldık ve birlikte oteli terk ettik. Lisa’nın çağırdığı taksiye binerek havaalanına doğru ilerledik.

Yol bitmesin istiyordum adeta. O an o kadar mutluydum ki, hayatım orada durabilirdi ve ben yıllarca o halde kalabilirdim. Tabii ki bu mümkün değildi ve havaalanına giriş yaptık. Havaalanına girip işlerimi hallettikten sonra Lisa ile kafeye oturup birşeyler içtik. Uçağım kalkana kadar hiç ayrılık hakkında konuşmadık.

Uçağa binme saatim geldiğinde kafeden kalktık. Yan yana, hiçbir şey konuşmadan uçağın kalkacağı kapıya doğru yürüdük. Lisa bana kapının önünde sıcacık sarıldı ve “Eğer aynı yaşta olsaydık kesinlikle aramızda bir şeyler olurdu.” diyerek dudaklarımı öptü ve muhakkak Türkiye’ye gelip beni ziyaret edeceğini söyledi. “Taito da, ben de çok merak ediyorduk Türkiye’yi zaten, bu da bir bahane oldu.” dedi.

Ben, beni tekrardan Türkiye’ye götürecek uçağa bindim ve harika geçirdiğim 2 ayın arkasından yine ülkeme dönüş yaptım. Tabii ki bazı parçalarımı Finlandiya’da bırakarak…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*